Tohumculuk Sektörüne Neden Güvenmeliyiz?
Savaş AKCAN (TÜRKİYE TOHUMCULAR BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI)
Dünyada en stratejik sektörlerin başında tarım ve gıda geliyor. Bu gerçeği; iklim değişikliği, küresel ısınma, kuraklık, pandeminin etkileri ve Rusya-Ukrayna savaşı ile hepimiz çok daha iyi anladık. Millî ekonominin temeli tarım, tarımsal üretimin en önemli ögesi ise tohumdur. Bu nedenle tohumu ve tohumculuk sektörünü de aynı bakış açısı ile değerlendirmek gerekiyor.
İklim değişiklikleri, teknolojik gelişmeler ve pandemi nedeniyle farklılaşan üretim ve tedarik koşulları tohumluğun bu misyonunu hem güçlendiriyor hem de dönüştürüyor. Değişen gıda güvenliği ve güvencesi anlayışının tarımsal üretime etkisi tarladan, bahçeden yani tohumluktan başlıyor.
Tohumculuk sektörü ise, her biri ayrı ekonomik etkinlik dalı olan; bitki ıslahı, yetiştiricilik, sanayi, dağıtım, pazarlama ve satış ile ihracat-ithalat süreçlerini kapsayan dev bir sektör.
2008 yılının sonunda kurulan ve bugün 75 bin üyeye ulaşan Türkiye Tohumcular Birliği olarak konu alanımız sadece tohum değil. Tohumculuk sektörü adı altında meyve fidancılığını, sebze fideciliğini ve süs bitkilerini de kapsayan geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz.
Tohumculuk sektörünün gelişimindeki en önemli parametrelerden biri sertifikalı tohumluk üretimi ve kullanımındaki artıştır. Türkiye’de 2000 yılında 145 bin ton olan üretim, 2007 yılında 325 bin tona, Birliğimizin kuruluşu, özel sektörün gayreti ve sertifikalı tohum kulanım ve üretim desteklerinin etkisi ile 2010 yılında 497 bin tona yükselmiş, 2017 yılında 1 milyon tonu aşmış, 2022 yılı sonunda ise 1 milyon 360 bin tonu aşmıştır.
Birliğimizin kurulduğu 2008 yılından bu yana yani 15 yılda, sertifikalı tohum üretimi % 500 artmıştır. Bununla birlikte fide, fidan ve süs bitkisi üretimlerinde de büyük artışlar görülmüştür.
2016 yılında yaklaşık 138 milyon adet olan meyve fidanı ve çilek fidesi üretimi 2022 yılında 240 milyon adede, 4 milyar adet olan sebze fidesi üretimi 5 milyar 500 adede yükselmiş, ayrıca 200 bin adet artışla 1 milyar 710 bin adet süs bitkisi üretilmiştir.
Buğday tohumu üretiminin %71,5’i, arpa tohumu üretiminin %86’sı, sebze, ayçiçeği, mısır, patates, pamuk ve soya tohumluğu üretimlerinin %100’ü, yem bitkileri tohumluklarının %85’i özel sektörümüz tarafından yapılmaktadır. Tescil edilen çeşitlerin %77’si özel sektörümüze aittir. Yerli ve milli üretimimizin, ihtiyacımızı karşılama oranı, stratejik ürünlerde %100’ün üzerinde, diğer ürünlerde ise %100’e çok yakındır.
Aynı başarı dış ticarette de yaşanmıştır. Tohumculuk sektörü 2018 yılından itibaren dış ticaret fazlası veren bir sektördür. 2022 yılında tohum ihracatımız 232,7 milyon dolar, ithalatımız ise 169.6 milyon dolar oldu. 63,1 milyon dolar dış ticaret fazlamız var.
2022 yılı sonunda fidanda %400, süs bitkilerinde %300 dış ticaret fazlamız oluştu. Toplam ihracatımız 400 milyon dolar, ithalat 226 milyon dolar, dış ticaret fazlamız 174 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bugün 121 ülkeye tohum ihracatı yapıyoruz ve bu ülkelerin içinde tohumculukta dünya lideri olan ABD, dünya ikincisi olan Çin, 3.sü olan Fransa da vardır. İhracat yapmadığımız Avrupa ülkesi yok. Türk cumhuriyetleri, Orta Doğu, Körfez Ülkeleri ve Afrika’ya tohumluk satıyoruz.
Tabii ki dış pazarın isteklerine uygun üretim yapıp ihraç edebilmek için ülkemizde üretemediğimiz tohumları ithal ediyoruz. Bugün tohumculuk sektörlerini bizden yüz yıl önce geliştirmeye başlamış ülkeler için de aynı şey geçerli.
Ancak ‘dışa, ithalata, ya da bazı ülkelere bağımlılık’ gibi bir durum söz konusu bile değil.
AR-GE Çalışmaları Desteklenmelidir
Tarımda da söz sahibi olabilmek için bilgi ve teknoloji üretme mecburiyeti vardır. İstenen düzeyde bilgi ve teknoloji üretebilmek için ise AR-GE çalışmalarına gerekli yatırımlar yapılmalıdır. Ancak, ülkemizde AR-GE’ye yapılan harcamalar GSYH’nin ne yazık ki %1’den biraz fazladır..
Bu oran G.Kore’de %5, Japonya’da %4, ABD’de %3, OECD ülkelerinde ise ortalama %2.5 ve AB ülkelerinde ortalama %2’dir. Görüleceği gibi ülkemiz bu alana gerekli bütçeyi henüz ayırabilmiş değildir.
Özellikle iklim değişikliği, kuraklık ve pandeminin yeni gereklilikleri tohumculuk sektöründen beklenenleri artırmaktadır.
Tarımın tohumla başladığı gerçeğinden de hareketle tohumculuk konusundaki AR-GE çalışmaları en üst seviyeye çıkarılmalıdır. Tarımın en önemli girdisi olan tohum ve stratejik bir sektör olarak ortaya çıkan tohumculuk sektöründe milli politikaların geliştirilmesi için çalışılmalıdır.
Milli politika demek, en başta milli çeşit demektir.
Kaynak: Growtech – Savaş AKCAN (TÜRKİYE TOHUMCULAR BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI)